Ekim 07, 2012

İhsan Oktay Anar'ın "Yedinci Gün"ü...

Cânım Efendim,
Şimdi çok uzaklardasınız. Ama hayır! Sinemde, kalbimin tâ derininde olduğunuzu lütfen biliniz. Sizi dâima görüyor, sizi yaşıyor ve sizi seviyorum. Kalbimi aşkınız çarptırıyor, nabzım sizin isminizi durmadan ve durmadan heceleyerek atıyor. Heyhât ki uzaklardasınız! Ama ben aşk kadar sabırsız, âşık kadar da sabırlıyım. Dâimâ sizi sevdim, seveceğim, bekledim, bekleyeceğim. Sizi kalp gözümle görüyorum. Şunu da asla unutmayın: Cennetim sizsiniz. Bir çift kanadım olup cennete yükselmem için kavuşmamız yeter. Sevincim beni kanatlandıracaktır. Aşkın beni uçurması için bir bûseniz yeter. 


Hasretle,
Prenses Döjira
(s.92)


Prensesim,
Güzel gözlerinizden damlayan inci, okudukça beni meftûn eden mektubunuza değil, âdetâ içimi yakan cehennem alevine damlayıp söndürdü ve sinemdeki yaralara devâ oldu. O gül yaprağındaki şebnem misâli inci ki, ay kadar güzel, ay kadar hüzünlü ve ay kadar yalnız. Bana aşkınızı bahşettiğiniz için ne kadar mesudum, asla bilemezsiniz! Emin olunuz ki, aşk hakikîyse eğer, masallar da hakikîdir ve onların hakikî olduğuna artık inanıyorum. Lütfen bana istediğiniz masalı anlatınız, inanırım. Cüceleri, büyücüleri, devleri anlatınız, artık inanırım. Beni sevdiğinizi anlatınız, çocuk gibi inanırım. Çünkü güzel gözlerinizden kâğıda damlayan o inci tanesi, benim artık yegâne hazinem ve onu kalbimde saklayacağım. Çünkü kalbim artık sizin için atıyor ve sizin için sükûn bulmaya hazır. Tehlikeli de olsa denilenleri yapmaya hazır bir bîçâre ve cennetime, yani size kavuşmaktan başka hiçbir çâresi olmayan bir aşk hastasıyım artık.

Aşkla,
İhsan Sait
(s.95)