Nisan 16, 2013
Albert Camus'un "Yabancı"sı...
Tutukluluğumun başlarında bana ağır gelen şey, özgür bir insan gibi düşünmemdi. Örneğin, içimden kumsalda olmak, denize doğru yürümek geliyordu. İlk dalgaların sesini tabanlarımın altında duymayı, bedenimin suya girişini ve bundaki ferahlığı hayal edince, hücre duvarlarının birbirine çok yakın olduğunu hissediyordum. Ancak bu birkaç ay sürdü. Sonraları, sadece hükümlüler gibi düşünür oldum. Artık avluda yaptığım günlük gezintiyi ya da avukatımın gelmesini beklemeye başladım. Vaktimin geri kalan kısmını oldukça iyi idare ediyordum. O zaman sık sık düşünüyor ve içimden: Beni kuru bir ağaç kavuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim, diyordum. (s.74)
Mart 04, 2013
Robert M. Pirsig'in "Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı"
“Tüm çözümler basittir – ama ancak siz onları bulduktan sonra…”
Mart 02, 2013
Murat Gülsoy'un "Nisyan"ı...
Tüm sesler çekildikten sonra başlıyor korku. Pencerenin önünde oturmuş zamanı ören biri var; başımı ondan yana çevirmeden de varlığını hissedebiliyorum. (s.13)
Hayat birilerinin eksikliği olarak çoğalıyor. (s.17)
Yaşadıkça uzaklaşıyorum kendimden. (s.28)
Elimi kaldırıyorum, gölge elini kaldırıyor. Ne yaptığını, neden yaptığını bilmiyor. (s.29)
Yazabilseydim eğer ağaçlar uyanırdı. (s.44)
Unutulan ne kadar güzelse o kadar acıtıyor boşluk.(s.46)
Bir örümcek vardı. Geceyi uykuyu zamanı örüyordu. (s.51)
Ellerim titreyerek yazıyorum. Kelimeler kağıt üzerinde ölüyor. (s.63)
Yüzüme hâkim değilim çoktandır. (s.103)
Fincan aralık kalmış, faldan kaçanlar hayatı dolduruyor. (s.105)
Ellerim yazıyor. Parmaklarım kendilerini harf sanıyor. (s.108)
Hayat birilerinin eksikliği olarak çoğalıyor. (s.17)
Yaşadıkça uzaklaşıyorum kendimden. (s.28)
Elimi kaldırıyorum, gölge elini kaldırıyor. Ne yaptığını, neden yaptığını bilmiyor. (s.29)
Yazabilseydim eğer ağaçlar uyanırdı. (s.44)
Unutulan ne kadar güzelse o kadar acıtıyor boşluk.(s.46)
Bir örümcek vardı. Geceyi uykuyu zamanı örüyordu. (s.51)
Ellerim titreyerek yazıyorum. Kelimeler kağıt üzerinde ölüyor. (s.63)
Yüzüme hâkim değilim çoktandır. (s.103)
Fincan aralık kalmış, faldan kaçanlar hayatı dolduruyor. (s.105)
Ellerim yazıyor. Parmaklarım kendilerini harf sanıyor. (s.108)
Ocak 11, 2013
Edgar Allan Poe'nin "Morgue Sokağı Cinayeti"...
Gösterişi sevmeyen dama oyununun, ustaca bir araya getirilmiş saçmaca zorluklarla dolu satranç oyununa oranla, düşünce gücünün en yüksek katlarını katlandırmak bakımından daha kesin, daha yararlı olduğunu ileri süreceğim. (s:10)
Yeryüzündeki en iyi satranç oyuncusu, satrancı en iyi oynayan kimsedir, o kadar; briçte ustalık ise bir insanın kafasını kullanabildiğini, akılların çarpışacağı çok daha önemli işlerde de başarı sağlayabileceğini gösterir. (s:12)
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. (s:35)
Düşüncelerinin kökü yoktur, bir türlü ayaklarını yere basamaz. Aklı, tıpkı vücudu olmayan bir insana benzer, yalnız bir kafa, Tanrıça Laverna'nın resimleri gibi -ya da, daha iyisi, bir morina balığı gibi, yalnız kafa ile omuzlarından yapılma bir insan. (s:67)
Yeryüzündeki en iyi satranç oyuncusu, satrancı en iyi oynayan kimsedir, o kadar; briçte ustalık ise bir insanın kafasını kullanabildiğini, akılların çarpışacağı çok daha önemli işlerde de başarı sağlayabileceğini gösterir. (s:12)
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. (s:35)
Düşüncelerinin kökü yoktur, bir türlü ayaklarını yere basamaz. Aklı, tıpkı vücudu olmayan bir insana benzer, yalnız bir kafa, Tanrıça Laverna'nın resimleri gibi -ya da, daha iyisi, bir morina balığı gibi, yalnız kafa ile omuzlarından yapılma bir insan. (s:67)
Ocak 07, 2013
Edmond Rostand'ın "Cyrano de Bergerac"ı...
şairdi, felsefede hayli bahresi vardı,
yaman silaşördü
cyrano de bergarac'dı adı
herşey olayım derken hiçbir şey olamadı
Ben senin her şeyin olmak istedim ama hiçbir şeyin olamadım.
isterim ki;
artık siyah elbisenizin iki manası olsun,
bundan sonra biraz da, bana matem tutulsun
yaman silaşördü
cyrano de bergarac'dı adı
herşey olayım derken hiçbir şey olamadı
Ben senin her şeyin olmak istedim ama hiçbir şeyin olamadım.
isterim ki;
artık siyah elbisenizin iki manası olsun,
bundan sonra biraz da, bana matem tutulsun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)