Ağustos 21, 2012

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"...


Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.

Ayar, saniyenin peşinden koşmaktır.
Sevgi dediği şey hakikatte musallat bir fikirdi. O ancak elde etmekten hoşlanan insandı. Bir de kaybedeceğini anladığı zaman sevebilirdi.


Hayat benim için iki eli cebinde uydurulan bir masaldı.


Ben aşktan daima kaçtım. hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz... Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz... Halit Ayarcı


Fakat hayır, bütün bunları yapabilmek, kendisini alışkanlıklarının dışında denemek için başka türlü adam olmak lazımdı. koşmak, kımıldamak, atılmak, istemek, isteyişinde devam etmek lazımdı. bütün bunlar benim için değildi. ben biçare bir gölge idim. yanımdan biraz sürtünerek geçen her adamın peşine takılan, ondan ayrılır ayrılmaz, iki kedi yavrusu gibi birbirine sokulan, birbirinin kucağında gülen, ağlayan iki çocukla çapaçul, biçare bir gölge... gül! dedikleri yerde gülen, ağla veya konuş dedikleri yerde konuşan, ağlayan, enteresan buldukları zaman enteresan olan, yüzüne bakmadıkları gün mevcut olmayan biçarenin biri. Hayri İrdal


Her şeyde bir çocuk saçı yumuşaklığı var.


Bazı insanların ömrü vakit kazanmakla geçer. Ben zamana, kendi zamanıma çelme takmakla yaşıyordum.


Ben şimdi saatlerimi üşengeçliğe ayarladım. Yarına üşeniyorum mesela o yüzden bu gün dün. 


Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız.

Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: insanoğlu insanoğlunun cehennemidir. bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.


Bir reçel kavanozuna düşmüşüm gibi bütün ömrümce tatmadığım bir yığın tatlı serzenişler içinde yavaş yavaş boğuluyordum.