Ağustos 24, 2012

Italio Calvino'nun "Ağaca Tüneyen Baronu"...


Sözün özü, bütün hikâye anlatanlar gibi taşkınlığa kapılmıştı, gerçekten başından geçenlerin mi, yoksa eskiler yâd edildiği zaman onların anısıyla geri gelen, içinde duygu kırıntılarının, sıkıntıların, mutlulukların, kararsızlıkların, böbürlenmelerin, kendinden tiksinmelerin yer aldığı geçmiş saatler denizinin mi ya da hani yüksekten attıkça her şeyin pek kolay göründüğü, ama değiştire değiştire anlattıkça sonunda ille de gerçekte yaşanan veya yaşarken ne olduğu görülen şeylere geri dönüldüğünün anlaşıldığı tamamıyla uydurmanın mı daha güzel olduğunu kestiremiyordu.

Cosimo henüz, yaşama isteğinin anlatma isteğine ağır bastığı, yeterince şey anlatacak kadar yaşanmadığına inanıldığı yaşlardaydı, dolayısıyla ava çıkıyor, haftalarca ortalıkta görünmüyor, sonra kuyruğundan tuttuğu ağaçsansarları, porsuklar ve tilkilerle meydandaki ağaçların üstünde beliriyor, Ombrosalı aylaklara yeni hikâyeler anlatıyor, bunlar gerçekken anlattıkça uyduruklaşıyor, uydurdukça gerçek oluyordu.