Çocuklar ona bayılıyor, Julien'se onları hiç sevmiyordu, aklı başka yerdeydi.Yumurcakların yaptıkları şeyler sabrını hiç taşırmıyordu. Soğuk, adil ve duygusuzdu, yine de seviliyordu, çünkü gelişiyle evdeki sıkıntı yok olmuştu, iyi bir öğretmendi. (s.34)
Paris'te sevgi, romanlara özgüdür. Genç öğretmenle sıkılgan hanımı, üç-dört romanda, belki de Gymnase'de söylenen dizelerde, durumlarının açıklığa kavuştuğunu görürlerdi.
Bizim kara bulutlarımız altındaysa, yüreğinin inceliği yüzünden paranın verdiği zevklerden bazılarını bir gereksinim olarak gören ve yalnız bu yüzden hırslı olan yoksul bir delikanlı; çocuklarıyla ilgilenen, gerçekten akıllı uslu, romanlardaki davranış biçimlerini örnek almayan, otuz yaşındaki bir kadını, her gün seyreder yalnızca. Taşrada her şey yavaş gelişir, yol alır; doğallık vardır bu akışta.(s.38)